Coğrafyamız
İdlib’den sonra sırada El Bab var
Türkiye Suriye ve Irak’la ilgili düşüncelerini ve tavrını uzun süredir dile getirmekte. Ankara Bağdat’taki Maliki yönetiminin mezhepçi yaklaşımının Irak’ı nasıl bir geleceğe sürükleyebileceğini de söyledi defalarca, Şam’daki Esad rejiminin kanlı bastırma hamlelerinin ülkeyi nasıl bir hale getireceğini de...
Merve Şebnem Oruç / Yeni Şafak
Haklı çıktı çıkmasına ama sözü dinlenmediÄŸi gibi bir de günah keçisi oldu. DaeÅŸ terör örgütü, Irak’ın doÄŸusundaki kurak topraklarda yok olmaya yüz tutmuÅŸken küllerinden doÄŸdu, Suriye’de muhalifleri dağıtıp ellerindeki toprakları alarak güç toplayıp Irak’a döndü, Musul gibi Irak’ın ikinci en büyük kentini dahi ele geçirebildi.
Mezhepçi bir savaşın ortasında sözde cihad, devlet, hilafet iddiasıyla ortaya çıkan El Kaide uzantılı bir yapılanmanın Rakka, Deyrezzor, Musul gibi Sünni yoÄŸun kentleri ele geçirmesinden sonra Åžam gibi, Nusayri/Åžii yönetimlerin elindeki bölge ve ÅŸehirlere yönelmesini beklerdiniz. Öyle olmadı. DaeÅŸ yüzünü kuzeye, Kürt yoÄŸun bölgelere çevirince bölgede yeni bir perde açıldı. Sahneye Batı medyasınca PR’ı çok iyi ÅŸekilde yapılan PKK’nın sürülmesinin zamanı gelmiÅŸti.
Bugün, güya DAEÅž’ten özgürleÅŸtirilen Musul’dan Iraklı askerlerin itirafları yayılıyor: “Herkesi öldürdük,” diyorlar, “DAEÅžlileri, erkekleri, kadınları ve çocukları...” Ä°nsanlar damlardan atılıyor; kazıklara baÄŸlanıp yakılıyor; DAEÅžli olduÄŸu için bile deÄŸil, “Saddamcı”, “Sünni” denilerek gırtlaklarından yüzlerce kez kör çakılarla bıçaklanıyor. ABD artık ‘embedded’ gazeteciye bile ihtiyaç duymuyor Irak’ta yol açtıklarının duyulmasını engellemek için. Acıklı bir ÅŸekilde “Musul’un yeniden inÅŸası” konuÅŸuluyor yüzlerce insan öldürülürken.
Öte yanda Rakka’da Musul’dan hiç de farklı olmayan bir tablo yaÅŸanıyor; yüzlerce sivil DaeÅŸ’ten kurtarılmayı beklerken ağır hava bombardımanlarında ölüyor ve haber bile olmuyor. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi, pardon George W. Bush döneminden beri adını hiç de iyi anmadığımız “Kürdistanlı Lawrence” Brett McGurk çıkıyor ve bir açıklama yapıyor: “Rakka’nın yüzde 40’ı DaeÅŸ’ten temizlendi.” O kadar... Dünya rahat bir nefes alıyor.
Türkiye, bir süre önce güney sınırındaki istikrarsızlık ve terör tehdidi kontrol edilemez boyuta erince, müttefik zannettiklerinin ‘baÅŸka’ planları alenileÅŸince kırmızı çizgilerini yenilemiÅŸti malum. Sınırında ne bir PKK devletine ne de bir baÅŸka terör yapılanmasına izin vermeyeceÄŸini açıkça vurgulamıştı. Fırat Kalkanı Harekatı bunun açık bir göstergesiydi, El Bab’a kadar indi ve planlanan PKK koridorunun önünü bıçak gibi kesti.
Ama öte tarafta Halep de düşmüştü artık, Suriye’de yeni bir süreç baÅŸlamıştı. Türkiye Pazartesi gecesi tvnet’te yayınlanan Karşı Karşıya programıma konuk olan CumhurbaÅŸkanlığı Sözcüsü Ä°brahim Kalın’ın da yinelediÄŸi gibi, “Suriye’deki deÄŸiÅŸikliklerin, Suriye halkının meÅŸru talepleri doÄŸrultusunda yapılmasına taraftar” hala, ama yarısından fazlası mülteci konumuna düşen Suriyelilere vebalı muamelesi yapmaktan, insan olduÄŸunu unutan uluslararası toplumun kulakları da vicdanları gibi kapalı hala.
Müttefiklerinden yana hayal kırıklığına uÄŸrayan Türkiye, geçtiÄŸimiz yıl Rusya ile Suriye konusunda masaya oturdu ve görüşmelerden önce ateÅŸkes, ardından Astana görüşmeleri ve nihayetinde Ä°ran’ın da katıldığı, sonrasına Trump yönetiminin de desteklediÄŸi ‘çatışmasızlık bölgeleri mutabakatı’ çıktı. 4-5 Mayıs’taki toplantıdan çıkan açıklama ÅŸuydu: “Toplantıda, ateÅŸkes düzenlemesinin garantör ülkeleri olan Türkiye, Rusya ve Ä°ran arasında Suriye’nin Ä°dlib vilayetinin tamamı, Lazkiye, Halep ve Hama vilayetlerinin belli bölümleri, Humus vilayetinin belli bölümleri, Åžam/DoÄŸu Guta bölgesi ve Dera ve Kuneytra vilayetlerinin belli bölümlerini kapsayan çatışmasızlık bölgeleri oluÅŸturulmasına iliÅŸkin muhtıra imzalanmıştır.”
Bu “tamamı” ve “belli bölümleri” diye tanımlanan yerlerin hepsi muhaliflerin kontrolünde olan bölgelerdi. Bugün Ä°dlib hariç hemen hepsine baktığınızda Rus ya da Ä°ranlı askerlerin eskortluÄŸunda Hizbullah ve rejimin gelip bölgeye yerleÅŸtiÄŸini, muhaliflerin Esad’a karşı savaÅŸmayı bırakmak zorunda kaldıklarını görebilirsiniz. DoÄŸu Guta’daki en güçlü muhalif grup CeyÅŸ-ül Ä°slam dahi geçtiÄŸimiz günlerde kendini laÄŸvetti; bir zamanlar sadece ‘sakallı’ diye ‘radikal’ olarak etiketlenen savaşçıları, Ãœrdün-Irak sınırına yakın bölgede Allah-ü Ekber Tugayı'nın yaptığı gibi, Özgür Suriye Ordusu’nun ABD destekli kanadına katıldı. Aynı dönemde, CIA, Esad rejimiyle savaÅŸan muhaliflere destek programını sonlandırdı.
Åžaka gibi ama, DoÄŸu Guta’da ilk ‘güvenli bölge’nin kurulduÄŸu söyleniyor rejime yakın kaynaklarca. Bir baÅŸka güvenli bölgeninse Lübnan sınırında kurulduÄŸu ilan ediliyor. Lübnan’da Hizbullah’ın korkunç iÅŸkencelerine maruz kalan bir milyon mültecinin zorla buraya gönderileceÄŸi Lübnan kaynaklarından anlaşılabiliyor. Ne yazık ki, dönerlerse Esad tarafından dönmezlerse Hizbullah tarafından yok edileceklerç Ne açılan mezarları olacak ne de yapılan haberleri.
Tüm bunlar olurken Nusra ağırlıklı Hareket Tahrir el Åžam (HTS) ve Ahrar eÅŸ Åžam arasında çıkan çatışmalar sonucu geçtiÄŸimiz günlerde Ä°dlib ÅŸehir merkezi HTS’nin eline geçti. Malum Nusra El Kaide’ye biatını geri çekmiÅŸti ama Türkiye dahil pek çok ülkenin gözünde hala bir terör örgütü. Halep’in muhaliflerin elindeki kısmını Nusra bahanesiyle yerle bir edenler, Ä°dlib’deki HTS varlığına göz yumacak mı zannedersiniz? Aksine, zaten Halep düştüğü gün, bir yandan Halep’e yanarken öte yandan “Artık sıra Ä°dlib’de...” dememizin sebebi bu fırsatı kollayacaklarını bilmemizdi. Zaten McGurk’ün Türkiye’yi suçlayan ve Ankara’dan çok sert tepki gören Ä°dlib’deki El Kaide varlığına iliÅŸkin açıklamaları malumun ilanı. Dün ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi’nin yaptığı “Ä°dlib’deki durum sadece yabancı askeri önlemlere davetiye çıkarıyor” ÅŸeklindeki açıklamaları yakında olacakların göstergesi.
Peki Ä°dlib’i kim alacak? ABD destekli PYD mi? Rusya destekli rejim mi? Bu kadar ‘izlemede kaldığımıza göre’ o biz olmayacağız gibi. Peki Ä°dlib de gidince sıra nereye gelecek? ‘El Bab’ diye zikretmeye gerek kaldı mı? Biz izlemeye devam edelim.
Kaynak:Yeni Åžafak
Henüz yorum yapılmamış.